ALLAHUEKBER ŞEHİTLERİNE
Temiz alnına yağdı Allahuekber’de kar,
Nefesinle kırağı tutmuş kaşın kirpiğin,
Kesmiş yolu kar tipi bağlamış ayağını,
Eline yapışıyor buz kesilmiş silahın.
Ne yapsaydın, Bozayı girmiş Sarıkamış’a,
Kadın, çocuk vuruyor bakmıyor yaşa başa,
Ah çekiyor yiğitler vurup başını taşa,
Acemi rehberinle tutuldun karakışa!
Hesaplaşma gününü biraz erteleseydi,
Bozayı’yı sürerdi Sibirya ormanına,
Kafkaslı annelerin göz yaşını silerdi,
Hasan İzzet’le yola çıksaydı Enver Paşa.
Yorgun, aç, susuz, çıplak kutsal vatan aşkıyla
Çöküyorsun dizine vefasız karlı dağın,
Yerinden kalkamayıp buzlamış bedeninle
Abideleşiyorsun Türk’ün gönül yurdunda.
Bu katil dağ dondurmuş şimdi sana ağlıyor,
Ergenekon demirden bağrını yumrukluyor,
Altay, Tanrı Dağları yollarını gözlüyor,
Kalk gidelim Orhun’da Bilge’yi dinleyelim.
Hele Ermeni’ye bak kucağına oturmuş,
Ayıyla sakalını yolmaya çalışıyor;
Kadın, ihtiyar, çocuk camilere doldurmuş,
Yakıp kendi suçuyla seni yargılatıyor!
Sen ay yıldız hasreti çekenlerin derdini
Dindirmek için gidip duygusuz karlı dağda
Kat tipi tuzağıyla amansız karşılanıp
Düşmanla savaşmadan dondurulan tenimsin.
Senin başına diksem Orhun Anıtları’nı,
Gök kubbeyi geçirsem mezarının üstüne,
Elem dolu kalbimde açan gam çiçekler,
Ne yapsam yine azdır bu kutsal hatırana.
Senin kefensiz kanlı tenini hasretimle
Bağrıma sarıp mezar taşını Kabe yapsam,
Özgürlük emeliyle meleklerle yarışan
Senin sonsuz ruhuna bağrı açık bağ olsam.
Mevlüt Akça